Bir önceki sayfaya geri dönmek için buraya tıklayın! Sayfayı yazdırmak için tıklayın!
 
 
TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ - YAZILARIMIZ - MAKALELER
 

Niçin Yerli Malı Kullanmalıyız

Dünyada yaşanılan ekonomik ilişkiler göstermektedir ki; kendisi üretmeyip gerekli gereksiz diğer ülkelerden satın alan, kaliteli ve ucuz üretemeyen, üretimde verimliliğe önem vermeyen, kendi markasını yada markalarını yaratamayan, kendi mallarına güven vermeyen, reklamların da etkisiyle gençlerini zengin ülkelerin markalarına hayran bırakan, bir yerli malı ve tüketici bilinci oluşturamayan, tüketicinin alım gücünü artıramayan ülkeler sömürge olmaya, yoksul kalmaya ve bağımsızlığını kaybetmeye mahkumdur. Aynen Osmanlı imparatorluğu’ nun içine düştüğü durum ve bunun sonucunda da Atatürk’ ün önderliğinde Kurtuluş savaşımızı yapmak zorunda kaldığımız gibi. Bugün, ülkemizin yaşadığı ve içine düştüğü durum gibi.

Hangi Tüketim Mallarını İthal Ediyoruz ?

Bir tarım ülkesi olduğunu iddia eden ve hızla bu noktadan uzaklaşan ülkemiz dondurulmuş hindiden balığa-hamsiye, mercimekten nohuda, tereyağından peynire, kurutulmuş kayısıdan incire, muzdan elmaya kadar ülkemizde üretilen- üretilebilen hemen her şeyi milyarlarca dolar döviz ödeyerek ithal etmektedir.

Bununla birlikte, sabundan şampuana, mobilyadan giyim eşyasına, beyaz eşyadan kahverengi eşyaya, motosikletten otomobile kadar her çeşit dayanıklı- yarı dayanıklı ve dayanıksız tüketin malı ithal ediyoruz. Ayrıca, kedi- köpek maması, kum ve saksı toprağı gibi tüketim mallarını da ithal etmekteyiz. Yani bir çok gereksiz ve ülkemizde mevcut ve üretilebilecek tüketim mallarını milyarlarca dolar döviz ödeyerek ithal etmekteyiz.

Ülkemizin İthal Ettiği Tüketim Malları Ne Kadar Sağlıklı, Güvenli ve Kaliteli ?

Milyarlarca dolar döviz ödeyerek, insan sağlığına zarar veren ve tüketicilerin sağlığı için tehlike ve risk oluşturan, ülkemizde yaşayan 70 milyon tüketiciyi kobay durumuna düşüren genetik yapısı değiştirilmiş tarım ürünleri ve mamulleri ithal edilmektedir. Özellikle, 1996 yılından bugüne kadar yaklaşık 2,5 milyar dolar döviz ödeyerek büyük bir çoğunluğu ABD’ den olmak üzere genetik yapısı değiştirilmiş mısır,soya, mısır yağı, soya yağı ve soya küspesi ithal edilmiştir. Her geçen yıl bu genetik yapısı değiştirilmiş ürün ithalatı artmaktadır. Nişasta bazlı tatlandırıcı kotası % 10 ‘ dan % 15 ‘ e çıkartıldığından dolayı bundan sonra ABD ‘ den daha çok genetik yapısı değiştirilmiş mısır ithal edilecektir. Bu mısırdan elde edilen glikoz şurubu ve gruktoz gibi tatlandırıcılar helva, reçel, baklava, cola gibi çeşitli yiyecek ve içecekte kullanılmaktadır. Bununla birlikte, mısır ve soyanın girdiği ürünlere örnek olarak; mısır gevreği, pudingler, hazır sütlü tatlılar ( keşkül, sakızlı muhallebi, kazandibi vb.), mısır nişastaları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, tahıllı kaşık mamaları, mısır ve soya unları, konserve mısırlar, çeşitli mısır çerezleri, soya ve mısır yağlarını verebiliriz. Diğer taraftan, denetimsiz bir şekilde ve düşük kaliteli uzak doğu kökenli elektrikli, elektronik, sanayi ürünleri ülkemizi işgal etmiş olup, bu ürünlerin belli bir kısmı da tüketici güvenliğini tehlike ve risk altına sokmaktadır.

Yerli Malı Denilince Ne Anlamalıyız ?

Tüketici Hakları Derneği’ nin de içinde yer aldığı Ulusal Tüketiciler Platformu’ nun Yerli Malı tanımı şöyledir : Ülkemizde tüketici haklarına, sendikal haklara ve çevreye saygılı bir şekilde verimlilik ve kalite asalarına uygun olarak üretim yapan, vergisini dürüst bir şekilde ödeyen, ülkemizde katma değer bırakan firmaların ürettiği mallar yerli malıdır.

İthal Tüketim Malı Yerine Yerli Malı Kullanmış Olsaydık Kaç Kişiye İstihdam Sağlayacak Fabrika ve İşyeri Kurulabilirdi ?

Her yıl ithal tüketim mallarına ödenen dövizle en az 100 bin dolayında kişi olmak üzere son beş yılda ithal edilen tüketim mallarına ödenen dövizle en az 500 bin kişiye istihdam sağlayacak yatırım yapılabilir, işyeri ve fabrika kurulabilirdi.

Zengin Batı Ülkeleri Yerli Malı Kullanımı Konusunda Ne Düşünüyor, Ne Yapıyor ?

Sanayileşmiş zengin batı ve kuzey ülkeleri kendi pazarını korumak, kendi malını ihraç edebilmek, kendi işsizine iş bulabilmek, kendi malının kalitesini artırabilmek, üretimde ve tüketimde verimliliği artırabilmek, tüketicinin alım gücünü artırabilmek, tüketici bilincini oluşturabilmek ve yerli malı kullanımının önemini topluma anlatabilmek, diğer ülkelere karşı güçlü bir duruma gelebilmek için; işçisiyle, tüketicisiyle, sanayicisiyle, üniversitesiyle, meslek kuruluşlarıyla, diğer demokratik kitle örgütleriyle ve ilgili kamu kuruluşlarıyla biraraya gelip uzlaşma sağlamaya çalışmaktadır.

Yani kavgalarını içeride birbirine karşı vermekten daha çok, dışarıya karşı vermektedirler. Gerekli yasal, idari, teknik, sosyal ve ekonomik önlemleri almaktadırlar. Kendi pazarlarını, kendi üretimlerini, kendi ekonomilerini ve kendi ülke yararlarını koruyabilmek için dış ülkelere ve ithal mallara karşı birçok önlem almaktadırlar, birçok engel çıkartmaktadırlar.

Örneğin; Amerika’ da 1933 yılında “Amerikan Malı Satın Al ” diye bir kanun çıkartılmış olup halen yürürlüktedir. Bu yasaya göre kamu ihalelerinde öncelik yerli mala aittir. Bu amaçla da “Buy American Act ” yani “Amerikan Malı Al ” diye bir de vakıf kurmuşlardır.

Bu vakıf Amerika’ lılara şunu söylemektedir; “Unutmayın ki, Her Amerikan malı satın aldığınızda; okul, yol, köprü, polis ve yangın istasyonları, sosyal hak ve güvenlikler, Amerika’ lılar için iş imkanları da satın almış olursunuz. Tüm Amerika’ lılar bilmelidir ki, duyarsızlık sonucunda ulusal sağlığımız bozulur ve modern ekonominin sonu başlar. Tek yol, üretimlerimizde yüksek kaliteyi aramak ve her ürettiğimiz malın üzerine “Amerikan Malı” etiketini yapıştırmaktır.

Niçin Yerli Malı Kullanmalıyız ?

Paramızın ülkemizde kalması, başka ülkelere gitmemesi için.

Ülkemizde kalan para ile yatırım yaparak, fabrikalar ve işyerleri açarak üretimi artırmak için.

Fabrikaların açılması ve üretimin artırılması ile istihdam olanağı sağlanacağı ve işsizlere iş bulunacağı için.

İstihdam sağlanması ve işsizlere iş bulunmasıyla tüketicilere alım gücü sağlanacağı için.

Fiyatların, enflasyonun düşmesi ve ucuzluğun sağlanabilmesi için.

Ekonominin canlanmasıyla vergi mükelleflerinin kazancının ve gelirinin artması, devletin de vergi gelirlerinin artışına olanak sağlayacağı için.

Devlet bütçesinden sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik harcamaları ile diğer kamusal hizmetlere daha çok ödenek ayrılacağı için.

Çalışanların daha iyi ücret alabilmelerini sağlayacağı için.

Ulusal devletin güçlenmesine, ülkemizin bağımsızlığının ve egemenliğinin korunmasına olanak sağlayacağı için.

Daha kaliteli, daha sağlıklı, daha güvenli malların üretilmesine olanak sağlayacağı için.

Yoksulluğun giderilmesine, toplumsal görencin ve huzurun sağlanabilmesine katkı sağlayacağı için.

Sosyal ve kültürel gelişmemize olanak sağlayacağı için.

Alınması Gereken Önlemler ve Çözüm Önerileri

İşçi, memur, tüketici, sanayici, esnaf örgütleri, üniversite, kamu kuruluşu gibi toplumun tüm kesimlerinin biraraya gelerek, toplumun ve tüketicilerin önceliklerini ve gereksinimlerini dikkate alıp belli bir üretim planlaması doğrultusunda; kaliteli, verimli, ucuz, tüketici haklarına ve sendikal haklara saygılı, çevre dostu yerli malı üretilmesi konusunda bir uzlaşma sağlanmalı, herkesin sorumluluğunu yerine getirecek şekilde çalışma yapılmalıdır.

Tüketicilerin alım gücünü ve bilinç düzeyini artırıcı ekonomik ve sosyal önlemler alınmalıdır.

Zengin-yoksul tüm tüketicilere yerli malı kullanımının önemini anlatacak ve onlarda yerli malı kullanma bilincini, sorumluluğunu ve yurtseverlik duygusunu geliştirecek çalışmalar yapılmalıdır.

Ülkemizin yerli üretimine, tarımına ve sanayileşmesine zarar verecek ithalat politikaları terk edilmelidir. Özellikle de tüketicilerin sağlık ve güvenliğini tehlikeye sokacak kalitesiz, sağlıksız ve güvensiz malların ithalatı yasaklanmalı, bu amaçla gümrüklerde etkili bir denetim sistemi kurulmalıdır.

Her çeşit yerli üretimde maliyetleri düşünebilmek ve ucuz üretim sağlayabilmek için yerli kaynaklarımıza dayalı üretim politikasını benimsemeliyiz.

Gümrük Birliği gözden geçirmeli, eğer Gümrük Birliği’ ne giriş nedeniyle zarar görmemizi önleyemiyorsak Birlikten çıkılmalıdır.
Küreselleşme politikalarını zengin kuzey, batı ülkeleri ve uluslararası firmalar-tekeller, kendi yararına kullandıklarından, onların bu tek taraflı politika ve uygulamalarına karşı, ülke olarak gerekli ekonomik, sosyal, yasal, teknik ve idari önlemler alınmalıdır.

“Benim Param Var, İstediğim Malı Alırım” anlayışı yerine “Ben Bu Ülkenin Yurttaşıyım, Ülkemin Kalkınması, Gelişmesi İçin Kaliteli Yerli Malını Tercih Etmeliyim” anlayışını benimsemeliyiz.


Turhan ÇAKAR
Genel Başkan